Çevremizde, belki az belki çok birçok yakınımız, eşimiz, dostumuz var; bu kimselerle paylaştığımız sırlarımız, dertlerimiz, yaşadığımız mutlu anlar, güzel olaylar var. Bakıldığında sosyal, mutlu ve insancıl kimselerizdir. Bizden içine kapanık, karamsar, bunalım davranışlar beklenmez, göstermeyiz de zaten. Doğrudur fakat olayın bir de şu noktası var ki; insanın bir şekilde yalnız olduğu, kendiyle kaldığı zamanı. İşte o noktada istediğiniz kadar yakınınız, seveniniz olsun, sizin o noktanıza kimseler ilişemez. Yani o noktaya gelince insanın kimseye kalmak istemediği, kimseyle yaşayamayacağı, paylaşamayacağı şeyler mutlaka vardır. O noktada sırdaşı da dostu da kendisidir. Yalnız kendi anlar kendini, kendine kalmak zorundadır. Bu nokta insanın içine döndüğü noktadır ve içine dönünce herkes yalnızdır, kendiyledir, kendinedir...
Bu da benim acizane fikrimdir.
Nokta nokta nokta... (Yazıda fazlasıyla kullandığım nokta kelimesine itafen)