27 Şubat 2011 Pazar

Yitirilmiş Kimi Değerler


 Saat 11:00 civarları, uyanığım ama sıcacık yatağımdan kalkmak zor geldiği için yatıyorum hala. Annem aşağıda kahvaltı hazırlıyor. Bir ara kapı çaldı. Konuşmalardan anladığım kadarıyla gelen, bitişik komşumuz olan beyfendi idi. Bende yattığım yerden konuşmaları dinlemeye başladım. Komşumuz, birinci dairede oturan beyfendinin bir yılı aşkın süredir kanser hastası olduğunu, tedavi gördüğünü ve bu sabaha karşıda hayatını kaybettiğini ve biraz sonra cenazeye gidilceğini söyledi. Annem şaşkın, üzgün ve ne diyeceğini bilemez halde, neden şimdiye kadar bu durumdan hiç haberdar olunmadığını sordu. Komşumuz, kendilerinin ve komşuların da bunu yeni öğrendiğini söyleyerek iyi günler diledi ve gitti. Bu sırada ben, bu olay karşısında kafamda beliren bin türlü soruyla boğuşmaya başlamıştım bile.
 Birinci dairede oturan komşumuzu ne kadar tanıyoruz? Adam bir yıldır kanser hastası, biz bunu neden şimdi öğreniyoruz? Ve en önemlisi apartmandan bir cenaze çıkıyor ama hala ne bir hareketlilik ne bir ses seda var. Hala herkes kendi kabuğunda; ölen varmış, giden olmuş bir haber...
 Neyse annem durumu ayrıntılı şekilde öğrenmek için hemen birinci daireyle biraz samimiyeti olduğunu düşündüğümüz alt komşuya indi. 10 dakika sonra geldiğinde yüzündeki şaşkınlık ikiye katlanmış ve kendi kendine söylenip kızıyordu. Meğer vefat eden amca işsizmiş. Böyle bir hastalığa yakalanınca daha zor duruma düştüklerinden camiden yardım topluyorlarmış vesselam. Annem üzgün ve şaşkın. Vefat eden adamın eşiyle karşılaştıkça sık sık selamlaşıp konuştuklarını, hal hatır sorduğunu ancak hiçbir zaman böyle bir durumdan bayanın bahsetmediğini söyledi. Kafamda tekrar sorular oluştu:
 Apartmanımızda camiden yardım toplayacak kadar zor durumda olan bir aile var ve biz bundan haberdar değiliz. Tek biz değil koca apartmanda bilen sadece o bir daire. Madem böyle bir durum vardı neden bu zamana kadar kimse bilmedi, duyulmadı? Bir Allahın kulu da gelip böyle böyle bir durum var bir yardımınız dokunmaz mı diye nasıl olur da demez? Bizler bu kadar mı soyutladık kendimizi toplumdan, bu kadar mı kabuğuna çekildi herkes, bu kadar mı umarsız olundu?...
 Evet yaşanan bu olay varolan ama artık alışılagelen bir gerçeği tekrar çarptı yüzümüze tokat gibi. Gelişen dünyada her şey iyiye giderken, parelel olarak kötüye giden birşey var ki: değerlerimiz!
 Akraba akrabasını, komşu komşusunu tanımaz olmuş. Herkes kendi kabuğunda. Birileriyle tanışmaktan, diyolog kurmaktan, birileriyle bir şeyler paylaşmaktan kaçan kaçana...
Bir apartmanda nasıl bir komşu bir komşusunu tanımaz, bilmez? Karşılaşıldığında durup selam vermek yerine başını öne eğip kaçar gibi önünden geçip gidenler var! İnsanlar neden bu kadar birbirinden kaçar oldu?
 Nerde o evinde bir tas çorba pişince hemen gidip komşuyla paylaşan, evinde eksik bir şey olunca hiç çekinmeden komşudan alabilen, canı sıkıldı mı komşunun kapısını rahatlıkla tıklatıp içeri giren insanımız?
 İnsanların böyle değişmesine etki eden ne? Nerde yanlış yapıyoruz da bu sonuçlar doğuyor? Bir şeylerin düzelmesi için ne yapılmalı? Daha cevabını bulamadığım nice sorular var ve bunlara bir cevap, bir çözüm bulamamak beni çileden çıkarıyor.
 Ama şunu biliyorum ki herkes işe kendine dönüp başlamalı. Kendini değiştirmeli. Kendinde olan hataları düzeltmeli. Komşunuz size gelmiyorsa siz ona gideceksiniz. O size gülmüyorsa siz ona gülecek, o selam vermiyorsa siz selam vereceksiniz. O sizi umursamayabilir, siz umursayacaksınız. Tek komşluluk da değil hayatın her alanında bu böyle olmalı. İnsansak bunu yapmalıyız. Bir yerlerde insanlık, sevgi, dayanışma öldü diye biz içimizdeki bu duyguları, değerlerimizi yitirmemeliyiz!
 Bir de olayın şu boyutu var ki en mantığa sığmayan: bu zamana kadar doğru düzgün tanınmayan, adı bilinmeyen, varlığı yokluğu pek bir önem arz etmeyen komşumuz kaybedildikten sonra çok kıymetli olur. Zamanında yapılması gerekirken yapılmayan, akla gelmeyen her şey birileri kaybedildikten sonra gelir hep akla nedense. Bu nasıl bir tezatlık nasıl bir saçmalıktır.

Yitirilen kimi değerler bizde daha neler kaybettircek merak ediyorum...