25 Eylül 2010 Cumartesi

Gitmeler Meselesi

 
 Ne yazacağımı bilemeden bir anda yazma isteği geldi içimden. Sanki söylemek istediğim, yazmak istediğim çok şey var da bir türlü içimi dökemiyormuş gibiyim. Nedenini bilmek de mümkün değil
bu durumun. Her neyse bir şeyler karalayacağım artık.
 Hımm buldum! Gitmeler meselesi mesela. Hep zor olmuştur gidişler, isteyerek de olsa istemeyerek de olsa; keyfi de olsa, zaruri de olsa zordur işte. Gitme anı geldiğinde tarifsiz bir acı kaplar insanın içini. Sanki içinden bir şeyler koparılıyor gibi, nefesi kesilir insanın, nutku tutulur. İstemiyorum diye bağırmak gelir içinden ama kelimeler boğazda düğümlenir kalır. Çaresizdir o an insan. Elinden bir şey gelmeyeceğini bilir. Sessizce ama içindeki fırtınayla boğuşarak gider. Bu durum istemeyerek ve zaruri olan gidişlerde tavan yapar elbet ama keyfi ya da istenerek olan gidişlerde de yok değildir hani. Oysaki mantığa aykırı gelir bu durum öyle değil mi? Madem istiyorsun gitmek, ne acı çekiyorsun ya da madem acı çekiyorsun ne diye gitmekte diretiyorsun derler adama. Ama böyle değildir işte. Nedendir bilinmez belki ama yine de acıtır her türlü gitmeler az da olsa çok da olsa. Bu da gitmelerin kendi çözülmez sırlarıdır.
Giden böyle kanar ya, bir de gidilenler vardır. Arkada kalanlar, yalnız bırakılanlar. Onlar için bu durum iki katı daha zordur belki de; ama daha az değildir elbette. Sevdiği kimsenin ondan gitmesi; giden artık yok, giden gitti, giden bir daha olmayacak… Tüm bu düşünceler delirtir adamı, çatlatır, fena eder. Ama bir şairimiz demiş ya “Rıhtımda kalanı değil gideni vurur fırtına” belki de doğrudur belki de giden için daha zordur bu mesele. Aman bu ne fena mesele, beni de çıkmazlara soktu. Cümlelerim birbiriyle zıt konuşuyor, hep bir çelişki içindeler. Anlasanıza gitmeler de kalmalar da böyle kötü böyle karmaşık meseleler işte. Giden bir karışıyor, kalan bir karışıyor. Ortaya da karmakarışıklaşmış duygu yıkıntıları çıkıyor.
Yeter yahu başım ağrıdı şu iki üç satırı yazarken. Daha gitmeden bahsini yapmak bile bozuyor, yoruyor, üzüyor adamı. İşte bu yüzden bu konuyu burada noktalama kararı veriyor ve herkese rica ediyorum: lütfen kimse bir yere gitmesin!...